
Psk.Hülya Çolakoğlu
Şakaysa Neden Bu Kadar İçime Oturdu?
Freud’dan bugüne şakanın gerçek yüzü
“Bir şakayla her şeyi söyleyebilirsiniz, hatta gerçeği bile.” — Sigmund Freud
İlişkilerde en sık duyduğumuz cümlelerden biridir:
“Ben sadece şaka yaptım, ciddiye alma.”
Ama tam da orada durup düşünmek gerekir:
Acaba gerçekten bir şaka mıydı, yoksa duygusal bir sinyal mi?
Şaka mı, Duygu Kaçakçılığı mı?
Birçok çiftin arasında geçen o küçük, güldüren ama içten içe rahatsız eden
cümleler vardır.
“Seninle evlenirsek kesin boşanırız ha ha.”
“Ben seni kesin aldatırım bak görürsün.”
“Sen zaten beni bırakırsın bir gün.”
Bu sözlerin çoğu zaman fark edilmeyen bir işlevi vardır: duygusal deneme
yapmak. Partnerinin tepkisini ölçmek, bir iç gerilimi test etmek ya da belki de
itiraf edilemeyen bir duyguya zemin hazırlamak.
Amerikalı psikoterapist Harriet Lerner, “The Dance of Connection” adlı
kitabında şöyle der:
“İnsanlar çatışmadan kaçınmak için çoğu zaman ironi, mizah ve dolaylı yollarla
konuşur. Ama bu yöntem, samimiyeti değil, savunmayı artırır.”
Mizah, Zırh Olabilir
Psikolojik açıdan bakıldığında, mizah bir savunma mekanizmasıdır.
Freud’a göre “olgun savunmalar” arasında yer alır; kişi, baş edemediği duyguları
mizaha dönüştürerek daha dayanılabilir kılar.
Ancak ilişkilerde bu savunma mekanizması sıkça duygusal yüzleşmelerin
ertelenmesi anlamına gelir.
Klinikte sıkça şuna rastlıyoruz:
Bir taraf sürekli alttan alta şaka yaparak ilişkiyi iğnelemeye başlar.
Diğeri ise “şakadır” diye geçer.
Ama zamanla şakalar büyür, içerik ağırlaşır.
Ve bir gün gelir… o şakalar artık kimseyi güldürmez.
Bir Danışanımın Cümlesi:“Partnerim sürekli ‘Sen zaten beni istemiyorsun’ diye espri yapıyor. Önce güldüm,
sonra düşünmeye başladım. Acaba gerçekten istemiyor muyum?”
İşte tam da burada şaka, bir düşünceyi ilişkinin bilincine taşımaya başlar.
Ve biz fark etmeden, bir şakanın içinde gerçek büyümeye başlar.
Şaka, duygu kaçakçılığı olur.
Ve her “şaka” cümlesi, aslında ciddiye alınmak için kurulur.
Şakayla Yıkılan Güven
Partnerinize “Ayrılsak ne yapardın?” diye sormak bir espri gibi durabilir.
Ama aslında ilişkinin geleceğini yoklamaktır.
Ve eğer bu sorular sıklaşırsa, artık bir zemin hazırlanıyor olabilir:
Duygusal bir uzaklaşma, zihinsel bir boşanma, belki de gizli bir hoşçakal…
Üstelik bu durum sadece romantik ilişkilerde değil, arkadaşlıklarda ve aile
bağlarında da görülür.
“Seni aramasam zaten aramazsın ki!”
“Senden anne olmaz, ama neyse ya haha.”
Bu sözleri şaka sanıyoruz.
Oysa içten içe kırıyoruz.
Ve sonra kimse neden uzaklaştığımızı anlamıyor.
Peki Ne Yapmalı?
• Şakalara kulak verin. En çok hangi konularda “espri” yapılıyor? O konuda
bir kırgınlık ya da korku olabilir mi?
• Kendinize şu soruyu sorun: Bu cümleyi espriyle değil de doğrudan
söyleseydim, ne olurdu?
• Açık iletişime şans verin. Mizahın arkasına saklanmadan, “Bu konuda ne
hissediyorsun?” demeyi deneyin.
• Şakaya gülün ama geçmeyin. Çünkü bazen gülmek, yüzleşmekten daha
kolaydır. Ama iyileştirmez.
İlişkiler sadece sevgiyle değil, samimiyetle ayakta kalır.
Ve bazen, samimi olmak için şaka yapmaktan vazgeçmek gerekir.
Çünkü bazı şakalar kırıcı değildir ama yaratıcıdır.
İçimizde bir yarayı büyütür.
O yüzden, bir gün partneriniz artık gülmüyorsa…
Bilin ki şaka bitmiş, gerçek başlamıştır.
Senin ilişkinizde en sık edilen şaka ne? Ve o şaka, ne söylüyor olabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.