Psk.Hülya Çolakoğlu

Psk.Hülya Çolakoğlu

Özgüveni Tartmak: Sağlık, Görünüş ve Psikoloji Arasında

"Bir sabah tartıya çıktınız ve gördüğünüz sayı size gününüzü zehir etti. O sayı sadece kilonuzu değil, sanki değerinizi de ölçüyordu. Peki gerçekten öyle mi? Fazla kilolar neden bizi bu kadar üzebiliyor? Neden aynada sadece fazlalıkları görüyoruz ama değerimizi göremiyoruz?"

Toplum olarak görüntüye verdiğimiz aşırı önem, bizi görünüşümüzü kimliğimiz gibi görmeye itti. Oysa kilo, sadece bir rakamdan ibaret değil; çoğu zaman bastırılmış duyguların, ihmal edilmiş bedenin ya da düzensiz bir hayat temposunun sonucu. Fazla kilolardan çok daha fazlasını taşıyoruz aslında üzerimizde: Utanç, suçluluk, yargı, hatta yalnızlık.

“Biraz kilo vermen lazım.”
“Bu halinle iyi hissediyor musun?”
“Sen güzelsin ama... işte biraz kilo var.”

Bu sözleri duydunuz mu hiç? Belki çevrenizden, belki de kendi zihninizden… Peki neden bu kadar takılıyoruz kiloya? Üstelik sadece sağlık değil, neredeyse özgüven, ilişkiler, kariyer bile beden ölçülerine bağlanmış durumda. Bu yazıda bu sorulara samimiyetle yaklaşmak, kendi bedenimizle ilişkimize yeni bir pencere açmak istiyorum.

Kilo Sadece Kilo Değil

Kilo sadece fiziksel bir ölçü değil; utanç, eksiklik, yetersizlik gibi duygularla sarılı bir sembol hâline geldi. Aynada gördüğümüz beden değil; kırgınlıklarımız, bastırdığımız öfkemiz, belki çocukluktan gelen travmalarımız.
Çünkü beden, zihinle konuşur. Ruhun yükünü sırtlanır. Bu yüzden de fazla kilolar bazen sadece fazla yenen yemeklerin değil, susulmuş cümlelerin, yutulmuş duyguların sonucudur.

Depresyon ve Fazla Kilo Arasında Ne Var?

Yapılan çalışmalar gösteriyor ki fazla kilo, sadece fiziksel değil, ruhsal sağlığı da doğrudan etkiliyor.

Psikologlar Sultan Okumuşoğlu ve Haluk Arkar’ın yaptığı bir çalışmada şu sonuca varılmış:

“Kilo vermede başarılı olmak, depresif bilişlerin azlığı ile ilişkilidir. Ayrıca, söz konusu depresif bilişlerin fazlalığı, kişinin obeziteli olmasına rağmen yardım almaması ile ya da yardım alsa bile sağlıklı kilo hedefine ulaşamaması ile ilişkilidir.”

Yani zihnimiz karanlıktaysa, bedenimiz de hareket edemez hâle gelir. İçimizde umut yoksa, metabolizmamız da isteksizleşir.

Kendinle Kurduğun İlişki Her Şeyin Temeli

Birçok danışanımda gözlemlediğim şey şu: kilo verme süreci sadece bir diyet listesi değil, aynı zamanda “kendinle barışma yolculuğu.”
Bu süreçte şu üç temel soruyu sormak gerekiyor:

1. Bu kilolar bana neyi temsil ediyor?

2. Zayıflamak derken, gerçekte neyin peşindeyim?

3. Kendi bedenime nasıl daha şefkatli yaklaşabilirim?

Sanat da Bu Hikâyeyi Anlatıyor: Maria Lassnig ve Bedenin İç Sesi

Bu duyguyu anlatmak için bir sanat eserini de yazıya taşımak istedim. Avusturyalı sanatçı Maria Lassnig, bedenin dış görünüşünden çok, içsel hissini resmeden nadir sanatçılardan biri. Kapakta sanatçının Du oder Ich (2005) adlı eserini kullandım.

“Lassnig, bedenin yalnızca görünen yüzünü değil, hissettirdiği her şeyi resmeder. Bu, bize şunu fısıldar: ‘Bedenin sana ne anlatıyor, duymaya hazır mısın?’’

Bu eser, kendimizle kurduğumuz ilişkinin ne kadar derin, katmanlı ve duygusal olabileceğini gösteriyor.

Yolculuk Nerede Başlar?

Bedenine “düşman” olmadan, onu “iyileştirmek” mümkün. Bu; sayıların, etiketlerin, başkalarının yorumlarının çok ötesinde bir şey. Bu bir “yeniden ilişki kurma” hali.

Belki bugün tartıya çıkmaktan çok, aynaya şefkatle bakmakla başlamalı… Belki bir sonraki yemek listesi değil, bir sonraki iç ses daha dönüştürücü olur.

Ve unutma, bu yol yalnız yürünmek zorunda değil.

Kilon kaç olursa olsun, sen değerli ve sevilmeye layıksın. Sağlık hedefleri güzeldir, ama özşefkatle başlarsa sürdürülebilir olur.

Kendini sadece ölçülerle tanımlayan bir dünyaya karşı, bedenini anlayan biri olmak devrim gibidir.

KİLO VERME SÜRECİNDE PSİKOLOJİK OLARAK DESTEKLEYİCİ 10 ÖNERİ

1. Amacını Belirle, Sayıya Değil Duyguya Odaklan

“Kaç kilo olmak istiyorum?” yerine “Nasıl hissetmek istiyorum?” sorusu daha dönüştürücüdür.

2. Kendinle Savaşma, İş Birliği Yap

Bedenin düşmanın değil, en yakın yol arkadaşın. Ona ceza değil, şefkat göster.

3. Aynaya Bakarken Kendini Suçlama

“Şu an olduğum halimle bile değerliyim” diyebilmeye başlamak, dönüşümün temelidir.

4. Mükemmeliyetçiliği Bırak

Bir gün kaçamak yaptıysan? Devam et. Bir hata her şeyi bozmaz, ama suçluluk her şeyi bırakmana sebep olabilir.

5. Destek Almaktan Çekinme

Psikolojik destek, sadece “sorunu olanlara” değil, “gelişmek isteyenlere” de gereklidir.

6. Sosyal Medyadaki Gerçekdışı Vücut Algısına Dikkat Et

Unutma: filtreli bedenler, gerçek hayatta değil. Kendi yolculuğunu başkalarının “after” fotoğrafıyla kıyaslama.

7. Yemekle Olan İlişkine Bak

Gerçekten aç mısın? Yoksa sıkıldın mı, üzgün müsün, yalnız mısın? Bu soruyu kendine sıkça sor.

8. Kilo Vermeyi Ertelediğin Hayatı Hemen Yaşa

“Spor yapacak vücudum yok”, “Tatilde iyi hissetmem” deme. O hayatı zayıflayınca değil, şimdi yaşamaya başla.

9. Gece Açlıklarını Suç Değil Sinyal Olarak Gör

Bedenin bir şey söylüyor olabilir: Yorgun, ihmal edilmiş, duygusal açlıkta… Dinle.

10. Kilo Değil, Değer Ölçülüyor Sanma

Sen tartıda görünen rakamdan ibaret değilsin. Sevgiye, başarıya, mutluluğa erişim tartıyla ölçülmez.

Psikolog Hülya Çolakoğlu

ad81a230-1fcd-4cd6-a3c1-07f83a807a91.jpeg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.