Ne oldu da bu hale geldi basın?

Marmaris’te gazeteci olmak…
Önceki gün gittiğimiz bir toplantıda, meslek büyüğüm ve değerli arkadaşım Temel Irmak’la bu konuyu uzun uzun konuşma fırsatımız oldu. Biz Temel Irmak’a kısaca “Reis” deriz. Saygımız sonsuzdur. Yıllarını bu mesleğe vermiş bir isim, siyasi arenada da boy göstermiştir ama asıl işi gazeteciliktir.

Sohbet arasında ben sordum: “Reis, ne oldu da bu hale geldi basın olayı?”

Cevabı uzun ama aslında hepimizin bildiği şeylerdi. Sosyal medyanın etkisi büyük. Artık herkesin elinde bir telefon, bir fotoğraf makinesi, bir drone var. Herkes kendini gazeteci sanıyor. Gazetecilik ise gittikçe itibarsızlaşıyor. Bilgi teyidi, etik kaygı, kamu yararı gibi kavramlar çoktan unutulmuş gibi.
Ama tek mesele bu da değil.

Reis’le sohbetimizde içimizdeki çürük elmalardan da söz ettik. Evet, bazıları sayesinde bu mesleğe olan güven yerle bir oldu ama bu kadarına da pes. Ben 6 yıldır Marmaris’te tabiri yerindeyse sokak muhabirliği yapıyorum. Ajanslara ve Marmaris Haber’e haberler hazırlarım. Ulusal ve uluslararası yayınlarda Marmaris’in adını duyurmak için çalışırım.

Son dönemde hazırladığım bazı haberler nedeniyle devlet kurumlarında görevli bazı kişiler ve bazı siyasiler tarafından “Hayırdır, benimle sorunun ne?” gibi sorulara hatta açık açık tehditlere maruz kalıyorum. Yaptığım haberler öyle yeri yerinden oynatacak, ülke gündemini değiştirecek haberler değil. Ama belli ki bazıları için en küçük eleştiri bile büyük tehdit sayılıyor.

Yorum kabul etmeyen, sadece “benim dediğim doğrudur” diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu da hem mesleğimizi hem bizi yıpratıyor. Ama durmuyoruz. Çünkü doğruyu söylemekten, yazmaktan, anlatmaktan başka bir derdimiz yok. Haaa bir de bu insanlardan hiç biri ne özel günümde ne de acı günümde beni arayıp hal hatır sormayan insanlardır onu da belirteyim!

Reis’le konuşmamızda tüm bunlara da değindik. “Gazetecilik artık böyle bir şey oldu” dedik. ' Ama bu işin bir de hesabı var elbet ' dedi reis konuların peşinden inatla gitmeye devam edelim diyerek kararlaştırıp ayrıldık.

Beni farklı platformlarda açık açık “hesaplaşma” ile tehdit eden müdür beyin neler yapacağını göreceğiz. Şimdilik bekliyorum. Ama unutmasınlar, ben yine haber peşinde sokaktayım.

Ve hala inanıyorum: Bu meslek onurla yapılır gerçekten yapılırsa, değeri de olur. Yolum da açık zihnim de açık! Şu yazıyı yazarken bile acaba okuyup ne diyecekler, ne gibi iftira atmaya çalışacaklar diye düşünmeden de geçemiyorum.

24 Temmuz basında sansürün kaldırılışının yıldönümü, ama bizim için dayanışma günü !

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum