
Marmaris’te tehlikenin adı : Yaban domuzu
Marmaris’te özellikle pandemi süreci ve ardından gelen büyük orman yangınlarından sonra şehir merkezine inmeye başlayan yaban domuzları, artık günlük hayatın bir parçası değil, ciddi bir tehdit haline geldi.
Turistik beldenin sokaklarında sayıları binleri aşan domuzlar dolaşıyor; çöp kutularını deviriyor, sokak hayvanlarına saldırıyor, insanlarla karşı karşıya geliyor. Vatandaşlar yetkililerden çözüm beklediklerini belirtirken veteriner hekim Behçet Düzgün, yaşanan durumun sadece bir “görüntü kirliliği” ya da “doğal bir olay” olmadığını, ciddi halk sağlığı ve güvenlik riski taşıdığını söylüyor.
‘korkuyoruz, tedirginiz’
Marmaris yaşayanlarından Uğur Çelik ‘vallahi fazla söylenecek söz bulamıyorum. Hayvanlar artık her yere girdi ama gidecek yerleri de yok maalesef bunu ne yapacağımızı nasıl yaparız hiçbir fikrimiz yok. İyi bir şey değil hiçbir zaman hiçbir şartlarda ama dediğim gibi bu hayvanları nasıl durdurabiliriz ? ‘ diyerek çözümler bulunmasının aciliyetini belirtti.
Marmaris yaşayanlarından Ayşe Naz Özyalçın ise köpeği ile dolaşırken tedirgin olduğunu, her an saldırıya uğrayacak gibi korktuğunu ifade ederek ‘yetkililerin bir an önce çözüm bulmasını bekliyoruz ‘ dedi.
“Bir domuz 8 yılda 100 bin yavru bırakabilir”
Marmaris’te görev yapan Veteriner hekim Behçet Düzgün’e göre asıl tehlike, kontrolsüz nüfus artışı. “Kedi ve köpekler üzerinden yapılan matematiksel çalışmalarda, bir kedi ya da köpek yılda iki kez doğum yapar, her seferinde altı yavru doğurur. Bunlardan yarısı dişi olursa, altı yıl sonunda 67 bin yavruya ulaşabiliyor. Bu sadece bir bireyden çıkan sonuç. Domuzlarda bu oran çok daha yüksek. Bir domuz yılda iki kez doğum yapabilir ve her batında 2 ile 15 arasında yavru doğurur. Bazı bireylerde bu sayı 17-18’e kadar çıkıyor. Doğum sıklığı ve yavru sayısı göz önüne alındığında, 7–8 yıl içinde bir domuzun soyundan yüz binleri aşan bireyler türeyebilir,” diyor.
“Şehri açık büfeye çevirdik”
Veteriner Düzgün, şehirleşmenin domuzlar açısından bir avantaja dönüştüğünü, insan davranışlarının bu durumu daha da kötüleştirdiğini belirtiyor. “İnsanlar elleriyle ekmek, simit, karpuz kabuğu veriyor. Sosyal medyada bu tür görüntüler sempatik gibi paylaşılıyor ama domuz dağda kalmak için neden aramıyor artık; şehirde yani burada zaten açık büfe var. Biz şehirde gıda bulmayı kolaylaştırdıkça domuz dağda toprağı eşeleyip mantar bulmakla uğraşmaz.” Dedi.
“Yangınlar sadece ormanı değil, ekolojik dengeyi de yaktı”
Orman yangınlarının ardından, domuzların doğal düşmanları olan yırtıcı türlerin bölgeyi terk ettiğini söyleyen Düzgün, bunun domino etkisiyle nüfus patlamasına yol açtığını anlatıyor: “Bölgede karakulak (vaşak) ve tilki gibi yaban hayvanları vardı. Zayıf, hasta domuz yavrularını avlayarak doğanın dengesini sağlıyorlardı. Fakat yangınlardan sonra yapılan çalışmalarda bu yırtıcıların Antalya ve Toroslar’a göç ettiği ortaya çıktı böylece domuzların kontrolsüz üremesi hızlandı”diyerek doğal yaşamın korunmasının önemini belirtti.
“Sokakta parçalanmış hayvanlar görüyoruz”
Son dönemde şehir merkezinde domuz saldırılarının arttığını belirten Behçet Düzgün, özellikle yavrularını korumaya çalışan dişilerin son derece saldırgan olduğunu söylüyor: “Domuzlar her zaman zararsız değildir. Bir anne, yavrularını tehlikede hissederse insana veya hayvana saldırabilir. Kliniğimize getirilen köpeklerin bazıları domuz saldırısıyla ağır yaralanmış oluyor, iç organları dışarıda, çoğu kurtarılamıyor. Domuzun ön dişleri resmen bir bıçak gibi vücudu kesebiliyor ‘ dedi.
“Kuduz riski bir felakete dönüşebilir”
Veteriner Düzgün, domuzların taşıyıcı olabileceği kuduz virüsünün bölgede bir salgına yol açması halinde çok ciddi önlemlerin devreye gireceğini hatırlatıyor: “Kuduz tedavisi olmayan, sadece aşıyla önlenebilen ölümcül bir virüs. Avrupa’ya bir kedi köpek götürmek için bile kuduz titrasyon testi isteniyor. Eğer burada bir kuduz vakası çıkarsa, sadece bireysel sağlık değil, Marmaris’in turizm geleceği de tehdit altına girer. Uluslararası protokoller gereği şehir karantinaya alınabilir, giriş çıkışlar kapatılabilir.”
“Farelerde de artış gözlemleniyor”
Domuzların yanı sıra şehirde farelerin de arttığına dikkat çeken Düzgün, doğadaki dengenin bozulmasının sadece büyük hayvanlarla sınırlı kalmadığını vurguladı. “Şu an kliniğimize fare ısırığıyla gelen bir vaka olmadı ama gözlemlediğimiz kadarıyla şehirdeki fare nüfusunda da artış var. Avrupa ve ABD gibi sokak hayvanı bulunmayan yerlerde koca koca fareler dolaşıyor. Türkiye’deki sokak kedileri bu dengenin sağlanmasında önemli bir rol oynuyor.”
“Asıl çözüm insan davranışlarında”
Domuz sorununun çözümü için yalnızca hayvanlara değil, insanlara da odaklanılması gerektiğini savunan Veteriner Behçet Düzgün, yerel yönetimlere ve kamu kurumlarının konunun üzerine daha çok durması gerektiğine değinerek “Belediye, Tarım Müdürlüğü, Milli Parklar ve Valilik ortak bir çalışma yürütmeli. Çöp bidonları domuzların devirip içini boşaltamayacağı şekilde tasarlanmalı. Uyarı levhaları konulmalı, çöp kenarlarına yiyecek atılmaması gerektiği vurgulanmalı. Otellerde çalışan personele eğitim verilmeli, bilgilendirme broşürleri hazırlanmalı. Uyarı yazısı olduğu sürece insanlar yiyecek atmıyor, yazı kaybolduğunda hemen geri başlıyorlar bu yazılar bile fark yaratıyor ” şeklinde konuşarak asla besleme yapılmaması gerektiğini vurguladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.