Filtrelerin Ardındaki Gerçek: Sosyal Medya, Güzellik Algısı ve Estetik Patlaması

Psk.Hülya Çolakoğlu

“Gerçek ben” mi, “filtreli ben” mi?
Bir fotoğraf çekiyoruz. Ardından ışığı ayarlıyor, rengi değiştiriyor, yüz hatlarını inceltiyoruz.
Sosyal medyada paylaşmadan önce birkaç filtre denemeden geçen fotoğraf kalmadı artık.
Instagram, TikTok ve Snapchat gibi platformlarda gördüğümüz “mükemmel” yüzler, “orantılı” bedenler, pürüzsüz ciltler…

Günümüzde güzellik algımızı yeniden şekillendiriyor. Ama bu estetik yarışın görünmeyen bir tarafı var: psikolojik etkileri.

Sosyal medya ile güzelliğin yeni tanımı

Güzellik algısı tarih boyunca değişti. Ancak dijital çağla birlikte bu algı, adeta bir algoritmanın eline geçti. Filtrelerle kusursuzlaştırılan görüntüler, artık “normal” halimizi değil, “olmamız gereken” hali temsil ediyor.
Yapılan araştırmalar, sosyal medya kullanımının beden algısını ciddi biçimde etkilediğini
gösteriyor. Filtreli fotoğraflar arasında büyüyen gençler, kendi doğal görünümlerini yetersiz
bulabiliyor. “Gerçek ben” ile “sunulan ben” arasındaki fark büyüdükçe, özsaygı da sessizce
eriyor. Bir çalışma, filtre kullanımının öz-nesneleşmeyi artırdığını ve bireyleri sürekli “başkalarıyla kıyaslama” haline soktuğunu gösteriyor. Bir diğeri ise özgüveni düşük kişilerin daha fazla filtre kullanma eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor. Bunun altında genellikle “beğenilmeme korkusu” yatıyor.


Estetik oranlar ve ‘mükemmellik’ baskısı
Güzellik artık doğallıkla değil, orantıyla ölçülüyor. Yüz hatları “altın oran”a uygun mu, dudak
dolgun mu, ışık yeterli mi? Sosyal medya, estetik operasyonların normalleşmesini hızlandırdı.
Araştırmalara göre, medya kaynaklı güzellik standartlarının yeme bozuklukları, depresyon ve
kaygı bozuklukları ile doğrudan ilişkisi var. Filtrelerle yaratılan “mükemmel ben” imajı, gerçek hayatta ulaşılamayan bir ideal haline geliyor. Bu da kişiyi sürekli eksik hissettiren bir döngüye sokuyor. Ancak iyi haber şu: Sosyal medya kullanımını azaltan bireylerin beden algısı iyileşiyor. Gerçek aynayla barışmak, sanal aynadaki yansımadan daha iyileştirici olabiliyor.

Filtre bir maske mi, yoksa ifade biçimi mi?
Filtre kullanmak her zaman olumsuz bir davranış değil. Bazen estetik değil, ifade biçimi olabilir: sanat, tarz, yaratıcılık… Ancak sorun, filtre olmadan “yeterli” hissedememekte
başlıyor. “Filtreli halim daha güzel” düşüncesi, bir noktadan sonra “filtreli halim benim yerime geçti”ye dönüşebiliyor. Bu, modern çağın görünmez maskesi.


Gerçek güzellik filtresizdir
Kendimizi sevmek, sadece aynada değil, kameranın önünde de cesaret ister. Gerçek güzellik,
filtrelerin arkasına saklanmaktan değil; ışığı, kusuru, doğallığıyla görünmekten geçer.
Sosyal medyada paylaştığımız her kare, bizi temsil eder ama bizi tanımlamaz. Beğeni sayıları
kim olduğumuzu belirlemez. Çünkü güzelliğin en sağlam ölçüsü oran değil; özgüven, ifade ve
ruh halidir.
Küçük bir farkındalık çağrısı
Filtre kullanmadan çektiğiniz bir fotoğrafı paylaşın. Beğeni sayısına değil, o anın doğallığına bakın. Ve kendinize şu soruyu sorun: “Bu halimle de güzelim diyebiliyor muyum?” Eğer cevabınız “evet” ise, sosyal medyanın değil, kendinizin filtresini bulmuşsunuz demektir.

Filtre ve Güzellik Algısı Psikolojik Farkındalık Testi
Amaç: Bireyin sosyal medya filtreleriyle ilişkisini, kendilik algısına ve beden memnuniyetine
etkisini fark etmesini sağlamak.
Uygulama Yönergesi
Aşağıdaki ifadeleri 1’den 5’e kadar derecelendir.
(1 = Kesinlikle katılmıyorum | 5 = Kesinlikle katılıyorum)
1. Öz-algı ve özgüven
1. 2. 3. 4. 5. Filtre kullanmadığımda fotoğraf paylaşmaktan çekinirim.
Filtreli halim bana gerçek halimden daha güzel geliyor.
Fotoğraflarım beğeni almadığında moralim bozulur.
Filtre kullanmak beni daha “tam” hissettirir.
Doğal halimle kamera karşısına geçmek bana zor gelir.
2. Sosyal karşılaştırma ve onay ihtiyacı
6. 7. 8. 9. Başkalarının fotoğraflarına bakarken kendimi kıyaslarım.
Sosyal medyada güzel görünmek benim için önemlidir.
Estetik yaptırma düşüncem sosyal medya görüntülerinden etkilenmiştir.
Beğeni sayısı, bir paylaşımın “iyi” olup olmadığını belirler.
10. İnsanların filtreli halimi daha çok beğendiğini hissediyorum.
3. Gerçeklik algısı ve içsel denge
11. Filtre kullanmak beni olduğum kişiden uzaklaştırıyor.
12. Sosyal medyada çok zaman geçirdikten sonra kendimi yetersiz hissedebiliyorum.
13. Filtre kullanmadığım fotoğrafları da paylaşabilirim.
14. Bedenimi sadece görünüşümle değil, işlevselliğiyle de değerli bulurum.
15. Filtreleri eğlence veya yaratıcılık aracı olarak kullanıyorum, zorunluluk değil.
Puanlama
• Tüm maddeleri topla.
• Toplam puan aralığı: 15–75
Puan
Aralığı Düzey Açıklama
15–30 Sağlıklı: Filtreleri yaratıcı veya eğlenceli amaçla kullanıyor, kimliğini farkındalık onlarla tanımlamıyorsun.
31–50 Orta düzey : Zaman zaman sosyal medyadan etkileniyor, dış onaya duyarlı
etki olabiliyorsun. Farkındalık çalışmaları faydalı olur. Filtre ve sosyal medya kimlik algını şekillendiriyor olabilir.
51–75 Yüksek düzey : etki Özsaygı, gerçeklik algısı ve beden kabulüyle ilgili derinlemesine
çalışmak gerekir.

Hazırlayan: Psikolog Hülya Çolakoğlu

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.