Yaz başı… Güneşin tam yerinde durduğu, denizin çağırdığı, doğanın en güzel tonlarını sunduğu zamanlardayız. Marmaris yine harika. Peki neden yabancı turistler tatil dönüşü bu cenneti karalamakla meşgul?
Son günlerde sosyal medyada İngiliz turistlerin Marmaris hakkında paylaştığı olumsuz yorumlar gündemde. Kimisi “bir daha asla gelmem” diyor, kimisi “tacize uğramaktan bıktım”, kimisi ise “iki kebaba 52 sterlin verdim” diye isyan ediyor. Bunları okurken ister istemez soruyorum: Bu insanlar burada güldüler, denize girdiler, güneşlendiler… O halde neden ülkelerine dönünce tüm yaşadıklarını kara bir çerçeveye oturtuyorlar?
Gerçekle yüzleşmek zorundayız
Belki de artık o acı gerçekle yüzleşmemizin zamanı geldi: Marmaris, son yıllarda turistlere “tatil” değil “ticaret baskısı” yaşatıyor. Yolda yürüyen bir turisti bir restoranın içine çekmeye çalışmak, her dükkân önünde bağırarak müşteri kovalamak, geleni yabancı para üzerinden gören zihniyetin ürünüdür. Evet, geçim kolay değil. Esnafın haklı gerekçeleri var. Ama her turist bir “kazanç fırsatı” gibi görülmeye devam ederse, o turist bir daha dönmeyecektir.
Bir İngiliz turistin şu cümlesi çok şey anlatıyor: “Türkiye’deki çoğu tatil beldesinde alışverişe ya da sadece yürüyüşe bile taciz edilmeden çıkamazsınız.” Bu cümlede bizi utandırması gereken bir hakikat gizli. Turizm bir misafirlik işidir. Önce huzur vermeliyiz, sonra hizmet sunmalıyız. Oysa biz önce satış yapmaya çalışıyor, sonra hal hatır soruyoruz.
Peki belediye nerede?
Şimdi buradan Marmaris Belediyesi’ne de birkaç kelam etmeden geçemem. Bu kent sizin yönettiğiniz bir vitrin. Bir turistin sokakta neyle karşılaşacağına siz karar verirsiniz. Bu kadar çok şikâyet varken, bu kadar çok “ısrarcı satış” problemi varken neden denetim yapılmıyor? Neden rehberlik eden, düzenleyen, eğiten bir belediyecilik anlayışı yok?
Zabıta sadece tezgâh toplamakla ilgilenmemeli. Kimi zaman esnafı uyarmalı, kimi zaman turistlere destek olmalı. Belediyenin turizm birimi varsa, şu turist yorumları üzerine sabaha kadar çalışmalı.
Hep birlikte sahip çıkmalıyız
Bu noktada sadece belediyeye değil, Marmaris Ticaret Odası, Deniz Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası, sivil toplum kuruluşları ve Kaymakamlık da bu sürece omuz vermeli. Turizmi yalnızca sezonluk kazanç olarak değil, Marmaris’in uzun vadeli itibarı olarak görmek zorundayız.
Daha fazla eğitim, daha çok denetim, daha fazla bilinç ve samimiyetle Marmaris’i yeniden misafirperverliğin adresi haline getirmek bizim elimizde.
Şunu unutmamalıyız: Bir turist bu ülkeye sadece para bırakmaz, izlenim bırakır. Yoksa “bir daha gelmem” diyenler çoğalır, biz de sadece boş masalara ve dolmayan sezonlara bakakalırız.