Denizcilik ve Kabotaj Bayramı, bu ülkenin denizle kurduğu bağın, bağımsızlığının ve mavi vatan bilincinin simgesidir. Her 1 Temmuz’da liman kentlerinde coşkuyla kutlanması gereken bu özel gün, ne yazık ki Marmaris’te bir kez daha sessizliğe gömüldü.
Oysa Marmaris; mavi bayraklı koyları, binlerce tekne kapasitesi, marinaları ve deniz emekçileriyle sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da sayılı deniz kentlerinden biri. Bu kadar güçlü bir denizcilik altyapısına ve kültürüne sahip bir kentte, Kabotaj Bayramı’nın neredeyse unutulmuş gibi geçmesi zorlama törenlerle kutlanıyor gibi yapılması kabul edilemez.
Bu yıl ne liman sahasında bir ses vardı ne de bir selam. Marmaris Liman Başkanlığı, halkla ve basınla neredeyse hiç iletişim kurmadı. Sade bir program yapılması basında yer almaması bile umurlarında olmadı. Dahası, bu eksikliği haberleştirmeye çalışan basın mensuplarına karşı gösterilen kaba tutum, durumun vahametini daha da artırdı.
Oysa aynı gün Datça’da coşkulu ve katılımcı bir Kabotaj Bayramı yaşandı. Sabah çelenk sunumundan geceye kadar süren etkinlikler, halkın ve gençlerin katılımıyla adeta bir festivale dönüştü. Yağlı direk yarışından flyboard gösterisine kadar herkesin yüzünü gülümseten bir bayram havası hâkimdi. Çünkü orada bir irade vardı; deniz kültürünü yaşatma, halka ait olanı halkla birlikte anma iradesi.
Marmaris’te bu iradenin yokluğunu, Deniz Ticaret Odası Marmaris Şubesi bir nebze de olsa telafi etmeye çalıştı. Her zamanki gibi sahada olan ve denizciliğin onurunu savunan DTO yetkililerine teşekkürü bir borç biliyoruz. Ama onların çabaları, asıl görev ve sorumluluğu taşıyan kurumun eksikliklerini tamamen örtemez.
Kabotaj Bayramı, sadece geçmişin anısı değil, geleceğe atılan bir denizcilik imzasıdır. Eğer Marmaris bu imzayı atamayacaksa, kime ne anlatacağız? Biz bu kıyılarda sadece yat limanı işletmiyoruz; bir kültürü, bir direnişi, bir hafızayı da yaşatmakla yükümlüyüz.
1 Temmuz’da Marmaris yine sınıfta kaldı. Umarım bu sessizlik, gelecek yıl daha güçlü bir sesin habercisi olur.