Eylül ayıyla birlikte ekranlarda tanıdık bir manzara yeniden belirmeye başladı: mafya kılıklı diziler. Kin, husumet, para, silah... Ne ararsanız var. Silahlar bu sezon da eksik olmamış.
Peki bu diziler halkı olumsuz yönde etkilemiyor mu?
Her sezon olduğu gibi bu yıl da karşımıza çıkan temalar aynı: mafya, aşiret düzeni, kabadayılık, tehditler, infazlar, araya sıkıştırılmış “kaçınılmaz” aşklar... Bu içerikler, özellikle küçük yaştaki izleyiciler üzerinde ciddi etkiler bırakıyor. Sokaklarda bu dizilerden ilham alan, eli silahlı çocuk yaşta çetelerin arttığını görmek zor değil. Pompalı tüfekle birbirine saldıranlar, bıçaklı kavgalar, sokak ortasında yaşanan dehşet anları... Zaten yeterince gergin olan toplum, bu içeriklerle daha da tehlikeli bir hâl alıyor.
Sonra da klasik cümle geliyor:
“Bu olayların gerçek olaylarla bir ilgisi yoktur, tamamen hayal ürünüdür.”
Peki gerçekten öyle mi?
Gerçekten tamamen hayal ürünü mü?
Sokaklara baktığınızda bu sorunun cevabını zaten alıyorsunuz. Dizilerde gösterilen şiddet sahneleri, mafya özentiliği, çatışma kültürü hepsi sokakta birer birer karşımıza çıkıyor.