Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım
BARUT: Yazar bu defa kendi hatıralarını kitaplaştırdı. Kitapta Kırıkkanat hayatının 1968’den 1981’e ilk perdesinden bilinen, yanlış bilinen, bilinmeyen, tahmin edilen, hiç haberimizin bile olmadığı “özel”den ve cephenin tam ortasından, her şeyi tüm açıklığıyla okurlarına aktarıyor.
//
BENDE KALSIN: Kitap çok katmanlı bir toplumun çatışmalı değerleriyle kuşatılmış halde, düşe kalka kendi yolunu çizen Fadiş’in öyküsü.
//
RODOS’TAN KATŞIYAKA’YA: Hepimizin geçmişinden izler bulacağı bu içtenlik dolu yaşam öyküsünü, gülümseyerek okuyacaksınız.
//
GEMİLERLE EDEBİYATA YOLCULUK: Kitap, tarihi boyunca anlamı değişen seyahat, yolculuk, gezi, sefer gibi kavramların evrimine değiniyor.
//
GÜL DE ÜŞÜR: Yazar canı sıkılınca çıktığı yolları, yollarda karşılaştığı keyifli anları, okuyucuya sunuyor.
//
AZERBAYCAN ŞAİRİ NİZAMİ: Eserde, Nizâmî’nin yetiştiği coğrafya ve içinde bulunduğu muhitin İslam dünyasındaki önemi ve tarihi hakkında bilgi veriliyor.
İşte o kitaplar;
//
Barut yüklendi! Fitil ateşlendi... Herkes yerini alsın.
MİNE G. Kırıkkanat’tan BARUT. Barut yüklendi! Fitil ateşlendi... Herkes yerini alsın. Yazar anılarını yazıyor. Barut – Her Şeyin Bedeli Var başlıklı anılarında Kırıkkanat hayatının 1968’den 81’e ilk perdesinden bilinen, yanlış bilinen, bilinmeyen, tahmin edilen, hiç haberimizin bile olmadığı “özel”den ve cephenin tam ortasından, her şeyi tüm açıklığıyla yazıya döküyor. Cin lambadan çıktı. Üstelik bu daha başlangıç... Yazar, kitabının ön sözünde şunları yazıyor: “Başlangıçta her şey Ateş’ti. Karanlık ve dipsiz boşlukta döne döne yanan bir Ateş topu. Varlığını oluşturan ne varsa eritip yakarak, dönüştüğü devasa yangını besliyordu… Ateş hırpalandıkça patladı. Dünyayı kustu, ayı kustu; kusmuklarından sekiz gezegen ve milyarlarca yıldızdan gökadalar oluştu. İnsan taşları birbirine sürterek kıvılcım çaktırdı, yeryüzünde ateş yakmayı öğrendi… Ateş güç demekti, üstünlük, zafer ya da başarı demekti. Ancak iki yüzyıl önce, 1800’lerin ikinci yarısında odun kömürü, güherçile ve kükürdü karıştırarak; ateşin gücünü biriktirmek, yanında taşımak ve gerektiğinde kullanmak için ilk teknolojik sistemi kurdu. Barut’u buldu. Barut bilgiydi, bilimdi. İnsanı küllerinden doğduğu ateşe ait kıldı, ortak etti. Bazen savunma, bazen saldırıya yaradı. Yaşam savaşında her birimiz, içimizdeki barut kadar yer yaktık…” 312 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)
//
Düşe kalka kendi yolunu çizen Fadiş’in öyküsü
GÜLTEN Dayıoğlu’ndan BENDE KALSIN. Otobiyografik özellikler taşıyan Fadiş, çocuk kitapları alanında Türkiye’nin ilk çoksatarıdır. Halen 156. baskısı dördüncü kuşaklar tarafından okunan roman, kahramanına verilen yatılı okul vaadiyle son buluyordu. Yıllardır okullarda, söyleşilerde ve çeşitli iletişim ortamlarında Fadiş siz misiniz? Fadiş sonra ne yaptı? Nasıl bir insan oldu? gibi sorularla karşılaşan yazar işte bu soruların yanıtlarını içeren bir kitap yazma vaadini yerine getiriyor. Kitap çok katmanlı bir toplumun çatışmalı değerleriyle kuşatılmış halde, düşe kalka kendi yolunu çizen Fadiş’in öyküsü. Yazar, elinizdeki kitapta yalnızca Fadiş’in hayatını, kişisel ve entelektüel gelişimini anlatmakla kalmıyor, keskin gözlemleri ve duyarlı bakışıyla kırklı yıllardan başlayarak Türkiye’nin toplumsal ve kültürel bir panoramasını da çiziyor. 160 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
//
1685 Sokak’ta yaşanan anılarda, o yılların gelenek, görenek, insan ilişkileri
ZUHAL İzmirli- Yücel İzmirli’den RODOS’TAN KARŞIYAKA’YA- 1685 Sokak. İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan acılar sonrasında Rodos’tan anavatana göç eden bir ailenin, yeniden kurmaya çalıştıkları düzenleri ve yaşam mücadeleleri... Selim ve Nuran’ın tertemiz aşkının gölgesinde; Rodos’ta, İzmir’de ve Karşıyaka’daki 1685 Sokak’ta yaşanan anılarda, o yılların gelenek, görenek, insan ilişkileri... Hepimizin geçmişinden izler bulacağı bu içtenlik dolu yaşam öyküsünü, kâh gözünüzden akan yaşlarla kâh gülümseyerek okuyacaksınız. 264 SAYFA.
(ÇINAR YAYINLARI)
//
Uygarlık tarihi boyunca anlamı değişen seyahat, yolculuk, gezi, seferler
FATMA Erkman Akerson’dan GEMİLERLE EDEBİYATA YOLCULUK. Nuh’un Gemisi’nden “Atılgan”a, “Sarhoş Gemi”den “Tiamat”a! Romanları ve anlatı metinleriyle olduğu kadar, göstergebilim, dilbilim ve edebiyat kuramları alanındaki çalışmalarıyla da tanınan yazar, bazen güvenli bir ev, bazen de tekinsiz bir yok-yer sayılabilecek gemilerin edebiyat evrenindeki serüvenine ışık tutuyor: Kitap, ilkçağlardan günümüze, dümen düşüncesinin kökeninden uzay mekiklerine, romanlardan şarkılara ve şiirlere, Homeros’tan Eco’ya uzanan düzlemde sıra dışı yorumlar sunarken, uygarlık tarihi boyunca anlamı değişen seyahat, yolculuk, gezi, sefer gibi kavramların evrimine de eğiliyor. 152 SAYFA.
(İTHAKİ YAYINLARI)
//
Yazar, ilk gençlik yıllarının geçtiği Elazığ'ı anlatıyor
BURHAN Gündoğan’dan GÜL DE ÜŞÜR. Anlatı türü bu kitapta yazar, ilk gençlik yıllarının geçtiği Elazığ'ı anlatıyor. Elazığ sokaklarını, çarşılarını, kahvelerini, Hozat Garajı esnaflarını, onların düşüş ve yeniden kendini örüş serüvenlerini med-cezirlerle, Gakkoş dilinin özgünlüğü içinde evlerimize getiriyor. Canı sıkılınca çıktığı yolları, yollarda karşılaştığı keyifli anları, gidişlerindeki heyecan ve kırılmaları sorgulayıp okuyucuya sunuyor. “… Çocuklar ve ağaçlar… Çocuklar ve zeytinler, zeytin karası ve mavi ışıltılı gözleriyle çocuklar, sarı saçlarıyla küçük Kürt kızları, dedim. Kiminin küçücük elleri koyunlarında, kiminin sarı ve mavi tişörtleri içinden sıyrılan o minik elleri oyunda, mavi ve kara bakan ay gülümsemeleriyle çocuk elleri ve onların gözleri...” 230 SAYFA.
(KORA YAYIN)
//
Çok yönlü şair ve mütefekkiri her açıdan ele alabilmek fazla emek isteyen bir iştir
MEHMET Emin Resulzade’den AZERBAYCAN ŞAİRİ NİZAMİ. Nizâmî; ilinin, soyunun ve içinde yetiştiği kültür muhitinin öz evladıdır. “Yunanlılar dünyaya Homeros’u, İranlılar Firdevsî’yi, İtalyalılar Virgil’i vermişlerse biz de Nizâmî’yi vermişiz.” diye övünen Azerbaycan Türkleri haklıdır. Evet, medeniyet tarihinde kendine çok şerefli yer kazandıran bu eşsiz evladına Azerbaycan bütün varlığıyla minnettardır. Bunun gibi eserlerinde bunca idealleştirilen Türklük de şüphesiz Türk Nizâmî’nin büyük adıyla övünür; onun yüksek ruhunu rahmet ve şükranla anar! Klasik Türk-İslam şiirinin hem şekil hem de mana yönünden en başarılı şairlerinden kabul edilen Nizâmî-i Gencevî, kendisinden sonra yüzyıllarca süren bir etki yaratmıştır. Bu etkinin kaynağı, şairin kuvvetli lirizmi ve benzersiz söz ustalığına ilaveten sosyal konulara da kayıtsız kalmayarak topluma eserleriyle daha iyiye doğru yön gösterebilme kabiliyetidir. Dolayısıyla bu çok yönlü şair ve mütefekkiri her açıdan ele alabilmek meşakkatli ve oldukça fazla emek isteyen bir iştir. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucularından ve Türk fikir hayatının kıymetli aydınlarından yazar, ilk kez 1941 yılında yayımlanan Azerbaycan Şairi Nizâmî adlı eserinde bu büyük şairi; hayatı, eserleri, milliyeti, sanat prensipleri, fikrî kaynakları ve düşünce yapısıyla bir bütün olarak okuyucuya sunmuştur. Eserde, Nizâmî’nin yetiştiği coğrafya ve içinde bulunduğu muhitin İslam dünyasındaki önemi ve tarihi hakkında bilgi verilerek özellikle Türkçe-Farsça bağlamında şiir dili tartışmalarına da değiniliyor. 511 SAYFA.
(VAKIFBANK KÜLTÜR YAYINLARI)
//