Sosyal Medya Algoritması bir diktatör değil — sadece bir ayna
Bugün sosyal medyanın patronu algoritmalar gibi görünse de, aslında onları şekillendiren bizim davranışlarımız. Özgün içerik geri planda kalıyorsa, bunun nedeni algoritmanın kötü olması değil, bizim onu yanlış yönlendirmemizdir.
Görünürde patron içerik üreticisi.
Ama gerçekte patron, algoritmanın nasıl işlediğini çözen kişi haline geliyor.
Çünkü artık:
“Özgün ol” kazanamıyor.
“Algoritmanın istediğini ver” kazanıyor.
Yani yaratıcılık, algoritmaya uyum sağlama yarışında kaybediyor.
Aslında algoritma bize yön veriyor gibi görünüyor ama onu da yönlendiren biziz. Çünkü:
Ne izliyorsak,
Ne beğeniyorsak,
Neyi paylaşıyorsak
algoritma da onu “doğru içerik” sanıyor ve bize daha fazlasını getiriyor.
Bir anlamda, evet — algoritmayı bozan da kısmen biziz.
Algoritmanın mantığı çok basit:
“Kullanıcı neye ilgi gösteriyorsa onu daha çok göster.”
Ama burada önemli bir sorun var:
Eğer insanlar kolay tüketilen, şok edici, abartılı, kısa ve hızlı içerikleri beğeniyorsa…
→ Algoritma da bunları çoğaltıyor.
Eğer insanlar derin, kaliteli ve düşünce içeren içeriklere vakit ayırmıyorsa…
→ Algoritma onları geri plana atıyor.
O yüzden algoritma iyi ya da kötü değil;
bizim davranışlarımızın bir yansıması.
İçerik yarışı neden kalitesizleşiyor?
Çünkü artık denklem şöyle çalışıyor:
“Viral olması için algoritmaya uygun içerik üretmeliyim.”
ve
“Algoritmaya uygun içerik = daha fazla etkileşim = daha fazla görünürlük.”
Bu döngü doğal olarak şu tarz içerikleri öne çıkarıyor:
yüzeysel,
hızlı tüketilen,
duyguyu manipüle eden,
tekrar eden,
hayatımıza gerçek anlamda bir katkı sağlamayan içerikler…
Ve sonuç?
Özgünlük ile algoritmaya uygunluk arasında bir savaş çıkıyor.
Bu savaşta kazanan “en iyi içerik” değil, “en uygun içerik” oluyor.
Algoritma bir diktatör değil — sadece bir ayna.
Biz hangi davranışı ödüllendirirsek, o da onu büyütüyor.
Yanlış davranışı ödüllendirirsek,
yanlış algoritma öğreniyor.
Kısa Bir Not da Günümüz Yapay Zekâ İçerik Kirliliğine
Bugün buna ek olarak bir de yapay zekâ ile saniyeler içinde üretilmiş, kalitesiz ama “bakın ben de yapıyorum” diyebilmek için üretilen gösteriş içerikleri de ortalığı dolduruyor.
Gerçek değer üretmek yerine, “herkes bir şey yapsın” düzeyinde içerikler çoğalıyor.
Bu konu başlı başına ayrı bir tartışma…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.