Yazılı bir açıklama yapan Ergun, resmi enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığını ifade etti.

TÜİK’in 2025 yılı enflasyon oranını yüzde 35,05 olarak açıkladığını hatırlatan Ergun, aynı döneme ilişkin ENAG’ın yüzde 68,68, İstanbul Ticaret Odası’nın ise yüzde 44,38 oranında enflasyon tespit ettiğini belirtti. Vatandaşın pazarda, markette, kirada ve ulaşımda karşılaştığı fiyat artışlarının bu verilerle açıklanamayacağını vurgulayan Ergun, hissedilen enflasyonun açıklanan rakamların çok üzerinde olduğunu söyledi.

Ekonomik verilerdeki bu çarpıklığın halkın alım gücünü ciddi biçimde erittiğine dikkat çeken Ergun, en düşük emekli maaşında 2.411 TL, asgari ücrette ise 3.684 TL’lik bir kayıp yaşandığını ifade etti. Haziran ayı itibarıyla en düşük emekli maaşının 16.880 TL, en düşük memur maaşının 50.534 TL ve memur emeklisi maaşının 20.235 TL seviyesinde olduğunu belirten Ergun, öğretmen maaşlarının ise yoksulluk sınırının yaklaşık 30 bin TL altında kaldığını dile getirdi.

TÜİK’in açıkladığı yüzde 15,57’lik enflasyon farkının ne hayat pahalılığını yansıttığını ne de vatandaşın refahını artıracak bir katkı sunduğunu savunan Ergun, memur ve emeklilere yönelik zamların yetersiz kaldığını vurguladı. Gerçek enflasyonun şeffaf bir şekilde hesaplanması gerektiğini söyleyen Ergun, memur ve emeklinin enflasyon farkının adil şekilde verilmesi, ayrıca yılın ikinci yarısı için asgari ücret ve emekli maaşlarına ek artış yapılmasının artık kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.

Toplu sözleşme süreçlerinin şeffaf, katılımcı ve mücadeleci bir anlayışla yürütülmesi gerektiğini belirten Ergun, hayat pahalılığı karşısında ezilen milyonların yaşadığı kaybın bir çırpıda telafi edilemeyeceğini, ancak kararlı bir mücadele ile geri alınabileceğini ifade etti.