
Gazeteci Özkan Saçkan’dan kitap tavsiyeleri
Gazeteci Özkan Saçkan kitap severler için kitapları yorumlayıp özetleri ile tavsiyelerine devam ediyor.
Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım
CİA HAYATIM: Şayet kitapta anlatılanlar gerçekse, yazar renkli bir yaşamın hakkını fazlasıyla veriyor.
//
TOMAS NEVİNSON: İnsan psikolojisinin derinliklerinde gezinen, heyecan ve gerilim dolu, sürükleyici, felsefi bir casusluk romanı.
//
MEDUSA: Bu eser, Medusa mitini çok katmanlı bir okumaya tabi tutarak onu tarih, sanat, arkeoloji ve psikomitoloji bağlamında derinlemesine inceliyor.
//
PATAGONYA EKSPRESİ: Adını bir zamanlar Patagonya’da çalışan, sonra yavaş bulunarak kaldırılan bir tren hattından alan Patagonya Ekspresi dünyaya bakmayı öğrenmek için bir kılavuz.
//
ÇULLUK: Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki modernleşmenin köyden kente uzanan yansımalarını, toplumsal adaletsizliği, çalışma koşullarının çetinliğini, kadın-erkek ekseninde insani ilişkileri işlemesiyle de öne çıkan bir yapıt.
//
KADIN VE KEDİ: Dört kadın ve dört kedinin birleşen yazgılarının hikâyesi. Sahiplerinin hayatına dokunup, onların yalnızlıklarını gideren kedilerin iç dünyalarına ses veren dört öykü.
İşte o kitaplar;
//
Gerçeğin kurmacaya karıştığı, kurmacanın gerçeğe dönüştüğü bir metin
HARRY Mathews’ten CİA HAYATIM- 1973 Yılının Kroniği. Yazar, çevirmen, ünlü Fransız edebiyat topluluğu Oulipo’nun tek Amerikan üyesiydi. Romanlar, şiirler, deneme ve anılar kaleme alan yazar Fransızcadan Georges Bataille ve yakın arkadaşı Georges Perec’in eserlerini İngilizceye çevirmişti. Yaşamı boyunca yayımlanan son eseri (eğer gerçekten kurgu ise), iddiaya göre, kendisinin bir CIA ajanı olduğu söylentisinin dolaştığı ve bu söylentilere uymaya ve gerçekten de öyleymiş gibi davranmaya karar verdiği bir döneme ait anı kitabıydı. Kitabında, gerçeğin kurmacaya karıştığı, kurmacanın gerçeğe dönüştüğü bir metne imza atıyor. Öyle ki yazar Georges Perec’in bile roman kahramanı olarak karşımıza çıktığı bir anı romandan söz ediyoruz… Şayet bu bir romansa, yazar bu işin hakkını fazlasıyla veriyor. Şayet burada anlatılanlar gerçekse, yazar renkli bir yaşamın hakkını fazlasıyla veriyor. 248 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)
//
İnsan psikolojisinin derinliklerinde gezinen, heyecan ve gerilim dolu, felsefi bir roman
JAVİER Marias’tan TOMAS NEVİNSON. Britanya istihbaratında uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olan Tomás Nevinson Madrid’deki Britanya Büyükelçiliği’ne atanmıştır. Günün birinde amiri karanlık Bertram Tupra kendisine son bir görev vermek ister: Görev Barselona ve Zaragoza’daki terör saldırılarında parmağı olduğu düşünülen bir teröristi yakalamak, gerekirse öldürmektir. Üç şüpheli vardır, üçü de kadındır ve hiçbiri aslında aranan terörist olmayabilir. Nevinson görevi kabul eder, kimlik değiştirerek küçük bir kuzeybatı kentinde ayrı ayrı hayatlar süren bu üç kadınla yakın ilişkiler kurmaya, teröristin kimliğini tespit etmeye çalışır... Berta Isla’nın “bir anlamda ‘çifti’” olan Tomás Nevinson, Marías’ın rehberliğinde insan psikolojisinin derinliklerinde gezinen, heyecan ve gerilim dolu, sürükleyici, felsefi bir casusluk romanı. Marías’ı ne zaman okusam, senfoni dinlediğim izlenimine kapılırım. Julia Navarro, Hoy por Hoy. Javier Marías eserleriyle insan denen muammayı biraz daha anlaşılır kılıyor. Hans-Dieter Fronz, Südwest Presse. 528 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)
//
“Taş kesen bakış, susturulan dişiliğin içimizdeki çığlığıdır”
ÖZLEM Ertan’dan MEDUSA- Bize Ne Mesaj Veriyor? Tanrılan Çağrısı. Kadınlarda ve erkeklerde bastırılmış duyguların, inkâr edilen sezgilerin, cezalandırılan duyarlılıkların simgesi olan Medusa; sinema, opera, görsel sanatlar ve psikoloji metinlerinde kendini tekrar tekrar gösteriyor. Onunla her karşılaşma, kendi içsel karanlığımızla, travmalarımızla ve gölgemizle bir yüzleşme fırsatı sunuyor. Bu eser, Medusa mitini çok katmanlı bir okumaya tabi tutarak onu tarih, sanat, arkeoloji ve psikomitoloji bağlamında derinlemesine inceliyor. Sadece bir canavar değil, eski bir tanrıçanın gölgede bırakılmış yüzü olarak kitap, okuru mitlerle örülü bir içsel yolculuğa davet ediyor. 184 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)
//
Dünyaya bakmayı öğrenmek için bir kılavuz
LUİS Sepulveda’dan PATAGONYA EKSPRESİ. “Hiç kimse mutlu olmaktan utanç duymamalı.” Kitap dünyaca sevilen Şilili yazarın, insanlık durumunu ve sanatçı olmanın anlamını kavramanın bir yolu olarak gördüğü yolculuk notlarını barındıran, en sevilen kitaplarından biri. Bu yolculuklar Şili, Arjantin ve Bolivya’dan geçerek 20. Yüzyılın başlarına kadar ayak değmemiş Patagonya’ya, dünyanın sonuna uzanıyor: Onlarca şehir, liman, direnişlere ev sahipliği yapmış tren istasyonları, cezaevi hücreleri, kıyılar, dağ tepeleri, adalar, güney barları, sömürgeciliğin nişanesi çiftlikler, yazarın kendi köklerinin bulunduğu Martos ve yol boyu Sepúlveda’ya hayallerinde eşik eden çılgın pilot Carlos Soyadıyok, yunusların dostu Panchito, Hıçkıran Papağan isimli pırpır uçak, Patagonya’nın Sesi adlı radyo programı... Adını bir zamanlar Patagonya’da çalışan, sonra yavaş bulunarak kaldırılan bir tren hattından alan Patagonya Ekspresi dünyaya bakmayı öğrenmek için bir kılavuz. O zaman yaşlı adamın bakışları derimi deldi, kemiklerimin tümünü tek tek dolaştı, kapıdan sokağa çıktı, tepelerden indi, her ağacı, her zeytinyağı Ndamlasını, her şarap gölgesini, silinmiş her izi, söylenen her şarkıyı, uğursuz saatte kurban edilen her boğayı, her güneş batımını, her mirasın önünde küstahça dikilen üç köşeli şapkayı, çok uzaklardan gelen her haberi, artık gelmez olan her mektubu –çünkü lanet olsun yaşam böyle–, uzaklığın mutlaklığını doğrulamak istermiş gibi uzayıp giden sessizliği ziyaret etti. 152 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
//
Aşk, evlilik, yalnızlık, yoksullu ve sosyal adaletsizlik
MAHMUT Yesari’den ÇULLUK- Türk Edebiyatı Klasikleri 92. Yazar, Çulluk’u yazabilmek için bir hafta Cibali Tütün Fabrikası’nda çalışmış, tütün işçilerinin sağlıksız çalışma ortamlarına ve kötü yaşam koşullarına tanık olmuştur. Romanın ilk bölümünde, köyünden İstanbul’a gelip tütün fabrikasında çalışmaya başlayan Murat’ın yaşadıkları anlatılır. İşçi sınıfının sorunlarının yanı sıra Murat’ın iş arkadaşı Münevver’le olan kararsız aşk hikâyesi, etnik ve kültürel çeşitliliğiyle İstanbul’un sosyal yaşamı, Beyoğlu meyhanelerindeki hovarda hayatlar gibi birçok renkli konuya da değinilir. İkinci bölüm ise Murat’ın geri dönmek zorunda kaldığı köy hayatına uyum sağlayamaması, İstanbul’a gitmeden önce âşık olduğu Esma’yla kavuşmasının önündeki engeller, tütün kaçakçıları, kent-köy farklılığı gibi çatışmalar gerçekçi bir yaklaşımla işlenir. Türk edebiyatında ilk işçi romanı kabul edilen Çulluk, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki modernleşmenin köyden kente uzanan yansımalarını, toplumsal adaletsizliği, çalışma koşullarının çetinliğini, kadın-erkek ekseninde insani ilişkileri işlemesiyle de öne çıkan bir yapıttır. Mahmut Yesari (1895-1945) 18. yüzyıldan itibaren sanatçı yetiştiren Yesarizade ailesinin bir ferdi olarak İstanbul’da doğdu. Soyadını büyük dedesi ünlü hattat Yesari (solak) Mehmet Esat Efendi’nin lakabından aldı. Burhan-ı Terakki Mekteb-i İbtidaisi’nden sonra İstanbul Sultanisi’ni (İstanbul Erkek Lisesi) bitirdi. Resme yeteneği dolayısıyla devlet tarafından Avrupa’ya gönderilmek istendi ancak I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Güzel Sanatlar Akademisi) kaydoldu. Bir süre sonra askere alındı ve yedek subay olarak Çanakkale Cephesi’ne gönderildi. Matbuat dünyasında ilk olarak Gıdık ve Diken dergilerindeki karikatürleriyle görülen Yesari, askerlikten sonra gazetecilik ve yazarlığı meslek edindi. Mütareke yıllarından itibaren çeviri, adapte ve telif olmak üzere kaleme almaya başladığı tiyatro eserleriyle Türk tiyatrosunun gelişmesine büyük katkılar sundu. 1923-24 yıllarında Reşat Nuri Güntekin’le Kelebek adlı edebi mizah dergisini çıkardı. Bu dergide yazıları, hikâyeleri ve ilk romanı Bir Namus Meselesi yayımlandı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında başlayan yoğun yazı hayatı, 1945 yılında veremden vefat edene kadar aralıksız devam etti. Dönemin pek çok dergi ve gazetesinde hikâye, tefrika roman, tiyatro, fıkra, deneme, eleştiri ve hatıra yazıları yazdı. Erken Cumhuriyet döneminin popüler romancılarından olan Yesari, onlarca yapıt ve yüzlerce hikâyeden oluşan eserlerinde aşk, evlilik, yalnızlık, yoksulluk, yozlaşma ve sosyal adaletsizlik gibi konuları sade bir dil ve realist bir üslupla kaleme almıştır. 312 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)
//
Dört kadın, dört kedi ve dört hayat
MAKOTO Shinkai’den KADIN VE KEDİ. Kaldırımın kenarında çaresizce yatmış, sağanak yağmurun altında yere düşen damlaları seyrediyordu... İçine sığındığı bu karton kutuya nasıl terk edildiğini bile bilmiyor, umursamaz kalabalığın ayak seslerini dinliyordu. Ta ki o kalabalıktan biri onu fark edene kadar... “Onun, benim ve dünyanın kalpleri birleşmiş, birlikte atıyordu. O gün beni evine aldı. Ben, artık onun kedisiydim.” Dört kadın ve dört kedinin birleşen yazgılarının hikâyesi. Sahiplerinin hayatına dokunup, onların yalnızlıklarını gideren kedilerin iç dünyalarına ses veren dört öykü. 144 SAYFA.
(ATHİCA YAYINLARI)
//
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.